Sürekli sağda solda defter gezdirmekten bıkmıştım. Böyle bir günün sonunda masama çöktüm ve kendime şunu sordum: Adını hatırlamakta zorlandığım müşteriyle olan randevumu nasıl öğrenebilirim?

Geçen yıla ait ajandama kargacık burgacık yazılarla planlar, programlar, randevular sıkıştırmaktan, alacaklı gibi sürekli sağda solda defter gezdirmekten bıkmıştım. Böyle bir günün sonunda masama çöktüm ve kendime şunu sordum: Adını hatırlamakta zorlandığım müşteriyle olan randevumu nasıl öğrenebilirim? Çünkü ajandaya Ctrl + F yapamıyorum.

Bu ilham verici soru bardağımdan aldığım bir yudum kahveyle beni kendime getirdi. Bakkal defteriyle dükkân çevirmek “Seksenler” dizisinde kalmıştı. İşlerimi ve müşterilerimi takip edebileceğim, tüm bu angarya detayların kolaylıkla halledileceği bir çözüm aramaya başladım. Bilgilerimi depolamalı, koruyabilmeli ve istediğim zaman istediğim yerden ulaşabilmeliydim. Sonra durdum ve düşündüm: “Sanırım çok şey istiyorum.”

2019 yılındaydık. Birilerin yapmış olması gerekliydi değil miydi? Hiçbir şey bilmeyen biri için bile anahtar kelimeleri yazarak istenilen sonuca ulaşmanın saniyeler aldığı internette sonunda beni de mutlu edecek bir sonuç çıktı.

Adeta ilaç.

Bu 1. adımdı.

Workif’le tanışmam böyle oldu. “İşler yolunda” sloganıyla dertli gönüllere giren işte burada Zeki Müren diyerek gülümsediğim Workif, çölde bir vaha mıydı? Öğrenecektim. Büyük bir işletme değildim. Workif’te zaten 1-10 çalışanı olan mikrokobi’lere hitap ediyordu. Birbirimizi bulmuştuk. Kendimi ve firmamı bambaşka bir geleceğin beklediğini hissediyordum. Her şeyin daha kolay olacağı, daha verimli yapılacağı ve işlerin gerçekten yoluna gireceği.

Tamam, sensin dedim ve 15 Günlük Ücretsiz Deneme butonuna bastım.

Bu 2. adımdı.

15 günlük bir deneme süresi var. Üstelik demo değil, tüm özelliker açık. Güzel süre hakkını vereyim. Her internet kullanıcısının herhangi bir yere üye olurken girdiği klasik ad, soyad, mail tarzı bilgileri gözü kapalı girmem 27 saniyemi aldı. Klavye hızınıza bağlı olarak bu süre sizde 59 saniyeyi bulabilir ama bir dakikayı geçeceğini sanmam. Bilgilerimi girdim ve hesabımı oluşturdum.

Bu 3. adımdı.

Mail doğrulaması falan derken (gelen mailde gösterdikleri butona bastım) yazılıma giriş yaptım. Şimdi karşımda yepyeni bir dünya vardı. Unutmadan en önemli olayı söyleyeyim: Workif’e internetin olduğu her yerden erişmek mümkün. Mobil uygulaması da geliyormuş. Oh dedim işler gerçekten yolunda gidiyor. İçeride yok yok. Müşteri yönetimi, tedarikçi yönetimi, proje takibi, görev takibi, ön muhasebe, online tahsilat, ürün ve stok takibi ve daha neler neler... Bir anda üzerimde siyah, ipek takım elbise belirdi. Saçım sakalım kendiliğinden bakıma girdi. Artık ben de yarı İngilizce yarı Türkçe konuşan, her şeyi planlı programlı, şimdiden 72 toplantısı olup 49’u ertelenmiş kurumsal bir iş adamıydım. Kendi maaşımı dolarla ödeyecek güç ve imaja kavuştum.

Şaka şaka.

Ama birden öyle hissetmedim desem yalan olur. Firmam adeta sınıf atladı. Dijitaldeyim ve istediğim yerden yönetebilirim. Sonra müşteri velinimettir dedim ve Müşteri Modülüne girdim. Hemen bir müşteri kaydı oluşturdum, ürünlerimi girdim, ilk alış ve satış faturamı oluşturdum.

Bu da 4. adımdı.

Olan biten her şey siz bu yazıyı okuduğunuz süre içerisinde gerçekleşti. Bana verilen ücretsiz deneme süresinden sadece dakikalar harcamıştım. Önümde koca bir 15 gün var ve muhteşem şeylerle karşılaşacağımdan eminim. Online tahsilat, e-fatura, to-do list gibi özellikleriyle ben ve tüm ekibim artık Workif’teyiz. Ayrıca Workif, proje ve görev takibi konusunda da son derece gelişmiş ve süper kullanışlı bir kurguya sahip. Komple bir yazılım.

Gerçekten hayret verici.

4 adımda mutfağa gidemezsiniz; fakat 4 adımda gelecek vadeden bir firmaya dönüşebiliyorsunuz.

Sezar’ın hakkı Sezar’a.